İşte, ben de sezonun son konserlerinden ikisini bir arada sizlerle paylaşıyorum...
Yorumcu ve besteci Paul Badura-Skoda, Viyana geleneğinin prestijli geçmişinin kazanımlarını müzik biliminin en son ve önemli keşifleriyle karşılaştırarak üstlenen günümüzdeki en bilinen temsilcisi sayılıyor.
Paul Badura-Skoda'nın kariyeri, medyanın etkilerinin henüz bu denli belirleyici olmadığı bir dönemde, konser turlarıyla ve plak kayıtlarında yeni tekniklerin sunduğu olanakların bir araya gelmesi ile yükselmeye başlamış. Sanatçı plağı bir tanıtım aracı olarak kullanmayı başarmış...
Paul Badura-Skoda, Edwin Fischer’in öğrencisiyken, kısa zamanda asistanı olmuş. 1950’li yıllarda, partnerleri Furtwängler, Karajan, Scherchen, Krips, Schuricht, Kubelik gibi isimler olmuş.
Yani, Badura-Skoda Viyana’da iyice oturmuş bir gelenekten geliyor...
Badura-Skoda; alanında bilimsel çalışmalara eğilmiş bir müzik kişisi. El yazısı metinleri ve orijinal baskıları incelemiş. Kütüphanelerde yürüttüğü çalışmalarında, unutulmuş partisyonlar bulmuş, özel dergilerde makaleler yayınlamış.
Mozart ve Bach hakkında belgeli çalışmalar kaleme almış. Ancak, adının yorumlama tarihinin çok önemli bir aşamasıyla birlikte anılmasına neden olan en önemli inisiyatiflerinden biri, 1948 yılında zamanın müzik aletlerini keşfetmesi olmuş...
Paul Badura-Skoda, yorumcu, aynı zamanda besteci.
Badura_Skoda, zamanının dilinde yazılmış orijinal eserlerin yanında, Schubert veya Mozart’ın -sol el için yazılmış olduğundan bir kısmı eksik olan,- 'Taç Giyme Töreni Konçertosu' gibi bitmemiş eserlerini de tamamlamış.
Paul Badura-Skoda'nın, gençlere sabırla aktarmaya çalıştığı bilgilerle bezeli müzik eğitiminde kullandığı şu ifade, sanatçının titiz çabasının da ipuçlarını veriyor gibi:
“Müzik çalmadan önce, güzel bir ses hayal etmek gerekir ve güzel bir sesin ne olduğunu öğrenmek için, büyük piyanistleri dinlemek gerekir. Cortot’yu dinleyin: piyanoya hiç vurmazdı. Çok farklı teknikleri olmasına rağmen, büyük piyanistler, Cortot, Kempff, Horowitz, aynı yöntemi kullanır: Melodiyi çalmak için büyük baskı uygularlar, parmaklar klavyeye çok yakındır ancak asla vurmazlar...”
İşte bu önemli sanatçı, zarifliği, piyanoya hakimiyeti ve usta işi yumuşak dokunuşlarıyla büyük hazlar yaşattığı biz izleyenleriyle şu eserleri paylaştı:
» » Paul Badura-Skoda
» W. A. Mozart: Fantasy D minör, K 397
» W. A. Mozart: Sonata A minör K 310
» F. Schubert: 4 Impromptus op. 90 D 899
» F. Martin: Fantasy over Flamenco Rhythms
» L. van Beethoven: Sonata in D minör op. 111
* * *
» » Golden Horn Brass Quintett...
"Golden Horn Brass Quintett" Konservatuvar müzik eğitimi almış ve yaşamlarını klasik müzik sanatçısı olarak halen Senfoni orkestrası, Opera orkestrası ve Devlet konservatuvarında hocalık yaparak sürdürmekte olan 5 müzisyen...
» Trompet: Julian Lupu & Renato Lupu
» Korno: Begüm Azimzade
» Tuba: Sinan Şirin
» Trombon: Emre Berbergil
Klasik, jazz, pop, Anadolu ezgileri ve tüm bu türleri kendi üslubu ile birleştiren ve iki trompet, bir korno, bir trombon ve bir tuba’dan oluşan Türkiye’nin ilk bakır nefesli beşlisi (brass kenteti), alışılmışın dışında değişik bir tınıyı sundu bizlere...
Dünyada böyle bir grup için yeterli sayıda eser bulunmadığını bile bile, kendi ifadeleriyle ’zor ve güzel olanı' seçmişler.
Aynı yaklaşımdaki bu beş müzisyen, hem günümüzün Türkiyeli bestecilerinden yararlanıyor, hem de baroktan, caza müzik literatüründeki önemli eserleri kendi grupları için aranje ettirerek varlıklarını sürdürüyorlarmış.
’Bakır nefesli enstrümanları’ konserler aracılığıyla daha yaygın ve tanınır hale getirmek amacıyla Begüm Gökmen Azimzade tarafından 2004 yılında kurulan
"Golden Horn Brass Quintett"; amaç birlikteliklerini 'bakır nefesli enstrümanların farklı birlikteliklerinin, yeni tını arayışındaki müziğe ve öncelikle de Türkiyeli dinleyiciye yeni bir algı ve soluk getirmek' olarak belirlemiş...
Neler dinledik?
- El gato montes
- Classic medley
- Turkish rondo
- Russian fantasy
- La cumparsita
- Pink panther
- Michael Jackson medley
-Yesterday
- Uzun ince bir yoldayım
- Çayelinden öteyi
- Ah bir ateş ver
- Habu diyar
- Zeytinyağlı yiyemem
- Kızılcıklar oldu mu
- Dere geliyor
- Nihavend longa..
[Notre Dame de Sion (NDS) Lisesi, Harbiye-İstanbul, 10 Mayıs 2016]
* * *
* * *
=========================================
=========================================
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder