13 Şubat 2016 Cumartesi

Rüzgarın Hatıraları

En önemli kadrolarından biri olan Aram Pehlivanyan'ı bizlere A. Saydam diye tanıtan Tarihi Türkiye Komünist Partisi (TKP)'nin ikinci Dünya Savaşı (1940'lı) yıllarındaki (ağır gizlilik şartlarında) faaliyetlerini, bir imparatorluk bakiyesinden ulus devlet yaratma/dayatma projesinin son rötuşlarını tamamlamak üzere Müslüman olmayan halklara uygulanan tasfiye şiddetini ve de 1905 doğumlu yazar/ressam Aram'ın 'iç sesi' ile zaman zaman dalıp gittiği Ermeni Soykırımı yılları fonunda geçen bir film düşünün...

Bir de az konuşmalı, nefis bir sinema şiirselliğinde, asla didaktik olma tuzağına düşmeden kotarılmış, aynı zamanda dalıp gideceğiniz bir doğayla kucaklaşarak özgürlük arayışı filmi olsun bu. Üstelik bir de çok naif, o doğallığa uyumlu bir aşk hikayesi de olsun içinde...



Kendi sinema dilini yaratmayı başaran, giderek ustalaşmış bir yönetmenin, Özcan Alper'in bu coğrafyanın, bu toprakların kadim halklarının RÜZGARIN HATIRALARI filmini izledikten sonra, üç dört cümleyle yapabileceğim özet böyle...

Dün İstanbul'da Beyoğlu Sineması'nda, üstelik gündüz seansında boş olmayan bir salonda izledim filmi. Gişedeki görevliye de seyirci sayılarını sordum. Kendi sinemaları ölçeğinde oldukça iyi olduğunu ve önümüzdeki hafta da gösterimin devam edeceğini söyledi. Sevindim. Halâ gitmemiş olanlara 'sakın kaçırmayın' diyorum... [FOTOĞRAF: Beyoğlu Sineması, Pera-İstanbul, 17 Aralık 2015]


* * *

=====================================================================


Hiç yorum yok: