İnsan özgürleşmesi, hayvan özgürleşmesinden ayrı düşünülebilir mi? (*)
(*) Yalçın Ergündoğan tarafından hazırlanan bu çalışma 11 Haziran 2022’de İzmir Barosu ve Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nce düzenlenen “Yaşam alanlarında insan ve hayvan birlikteliği Çalıştayı“nda sunulmuştur.
Geçtiğimiz yıllarda WikiLeaks, 'Stratfor' (gölge istihbarat örgütü) dosyasını da açmıştı. Belgelerden öğrendik ki; Coca-Cola, ‘Gölge CIA’ diye bilinen Stratfor’a hayvan hakları örgütü PETA’yı izletmiş. Stratfor’un sayısız “büyük” müşterilerinden Coca-Cola, hayvan haklarını savunan ve dikkat çekici, gündem belirleyen protestolarıyla öne çıkan ABD merkezli 'Hayvanlara Etik Davranış İçin Mücadele Edenler Birliği' (PETA)'yı izletmiş ve örgüt hakkında istihbarat istemiş. 2005 yılında da, FBI, ABD'nin en büyük tehlikesinin, çevreciler ve hayvan hakları savunucuları olduğuna ilişkin bir alarm vermişti. ABD'nin genel anlamda 'terörist' eylemlerden, El Kaide gibi yabancı yapılanmalar dışında çevreci ve hayvan hakları gurupları gibi sivil toplum kuruluşlarını sorumlu tutması o dönemde, Senato'daki Çevre ve Sosyal Hizmetler Komitesi'nin şaşkınlığına ve tepkisine neden olmuştu. Suçlamaları yapan FBI yetkililerinin en çok üzerinde durduğu iki grup, ABD merkezli gruplar olan Hayvan Kurtuluş Cephesi 'Animal Liberation Front' (ALF) ve 'Dünya Kurtuluş Cephesi' (Earth Liberation Front (ELF) olmuştu. Bu gurupların yanısıra, çevreciler ve hayvan hakları savunucularından oluşan listeye, FBI İngiltere merkezli Huntingdon'daki "Hayvan Zalimliğine Son Örgütü" (SHAC)'nü de katmıştı.
[SHAC, Huntingdon'daki Yaşam Bilimleri Laboratuvarı'nda engelli hayvanları iyileştiren ve dünya çapında örgütlendiğini belirten bir kuruluş. O tarihte yaptığı açıklamada dünyanın hiçbir yerinde illegal eylemlere destek vermediklerini, amaçlarının hayvanlara yönelik zalimliği durdurmak olduğunu belirtmişti…]
* * *
Günümüzde, özellikle de Türkiye’de “hayvan korumacılık” ya da “hayvan severlik” diye algıladığımız şey tümüyle hayvan hakları savunuculuğunu kapsamıyor. Gündelik yaşamda karşılaştığımız sokak hayvanlarına ve onları korumaya yönelik bilgileri ve yaklaşımları içeriyor.
Oysa ki dünyada hayvan hakları mücadelesinin çok daha geniş boyutlar aldığını, bu mücadelenin tıpkı insan hakları mücadelesi gibi, cinsiyet ayrımcılığına, ırkçılığa karşı mücadele ve benzeri hak mücadeleleriyle eklemlendiğinin farkındayız artık.
Bu konuda Hayvan Özgürleşmesi kitabının da yazarı Peter Singer şöyle diyor: “Siyah Özgürleşmesi, Eşcinsel Özgürleşmesi vb. hareketlere aşinayız. Kadın Özgürleşmesi hareketinin de doğmasının ardından bazı kişiler bu yolun sonuna gelindiğini düşündüler. Cinsiyet temeline dayalı ayrımcılık, evrensel olarak kabul edilen, gizlemeye gerek duyulmadan uygulanan, eskiden beri ırksal azınlıklara karşı hiçbir önyargıları olmamasıyla övünen liberal çevrelerde bile geçerli olan son ayrımcılık biçimidir, dendi. Ama “son ayrımcılık biçimi” ifadesini kullanırken daima dikkatli olmalıyız.
Daha sonra, insanlar ve insan dışı hayvanlar arasındaki bariz farklılıklara rağmen, acı çekme yetisi açısından onlarla aramızda bir fark olmadığını ve bu durumun onların da tıpkı bizim gibi çıkarları olduğu anlamına geldiğini belirtmiştim. Sırf bizimle aynı türe mensup olmadıkları gerekçesiyle onların çıkarlarını göz ardı eder ya da önemsiz görürsek, kaba ırkçıların ve cinsiyetçilerin mantığını benimsemiş oluruz. Irkçılar ve cinsiyetçiler de, kendi ırklarına ve cinsiyetlerine mensup kişilerin, diğer tüm özelliklerinden ve niteliklerinden bağımsız olarak, sırf bu özelliklerinden dolayı daha üstün bir ahlaksal statüye sahip olduklarını düşünürler. Çoğu insan akıl yürütme yetisi ve diğer zihinsel yetiler açısından insan dışı hayvanlardan daha üstün olabilir; ama bu, insanlarla hayvanlar arasında çizdiğimiz çizgiyi haklı çıkarmaya yetmez….” ( Peter Singer, New York Review of Books, cilt 50, sayı 8, 15.5.2003, Çeviri: Hayrullah Doğan)
Yalçın Ergündoğan, 'Hayvan Özgürleşmesi' kitabının yazarı ünlü felsefeci Peter Singer ile. (Mayıs 2005, İstanbul) |
“Bireyler eşit içsel değere sahipse, onlara gösterilecek muamaleyi bir adalet meselesi olarak belirleyen her ilke, onların eşit değerini göz önüne almalıdır. Şu ilke (saygı ilkesi) bu koşulu yerine getirir: İçsel değere sahip bireylere, içsel değerlerine saygılı bir şekilde davranmalıyız. Saygı ilkesi, eşitlikçi, mükemmelci olmayan bir biçimsel adalet yorumu ortaya koyar. Bu ilke, içsel değere sahip bazı bireylere (örneğin sanatsal ya da bilimsel erdemlere sahip olanlara) göstereceğimiz muamale için geçerli olmakla kalmaz, içsel değere sahip bütün bireylere içsel değerlerine saygılı bir şekilde muamele etmemizi emreder, dolayısıyla bir yaşamın öznesi olma kriterine uyan bütün bireylerin saygın muamale görmesini şart koşar. Ahlaken ister etkin ister edilgin olsunlar, biz bu varlıklara eşit içsel değerlerine saygılı şekilde muamele etmeliyiz.
Hayvanlara saygı göstermek, bir nezaket meselesi değildir, bir adalet meselesidir. Çocuklara, zihinsel gelişimini tamamlamamış olanlara, demanslı yaşlılara ya da ahlaken edilgin diğer varlıklara karşı görevlerimizin temelinde, ahlaken etkin varlıkların “duygusal ilgileri” yatmaz; onların içsel değerine saygı duyulması yatar. Ahlaken etkin varlıkların ahlaken ayrıcalıklı konumda oldukları anlayışı, mitten ibarettir.
Hayvan hakları kuramı için sunduğumuz argümanlar bunlar. Eğer bunlar sağlamsa, hayvanlar da bizim gibi bazı temel haklara sahip demektir - özellikle de, içsel değer sahibi varlıklar olarak adalet gereği hak ettikleri saygılı muameleyi görme hakkına.” (Tom Regan’ın The Case for Animal Rights (1983) adlı kitabından seçilmiş bölümlerden oluşan metin The Animal Ethics Reader, ed. Susan J. Armstrong ve Richard G. Botzler, Londra ve New York: Routledge, 2003, s. 17-21’den kısaltıp çeviren: Elçin Gen, Birikim, Sayı:195)
Bir hayvanın güzel ya da cana yakın olması, sevimliliği gibi ölçütler hayvan hakları savunucularının mücadelesinde belirleyici değildir. Hayvanları sevmek zorunluluğu yoktur. Ama haklarına saygı göstermek zorunludur. Hayvan hakları savunucuları bütün hayvanların çıkarlarının en iyi şekilde gözetilmesi gerektiğini düşünür ve bir hayvanın çıkarlarının gözetilmesi için o hayvanın mutlaka “şirin”, “insanlara yararlı” ya da “soyunun tükenme tehlikesi içinde olması”nın ya da herhangi bir insanın onları sevmesinin gerekmediğini savunur. Bu düşünce ve yaklaşım uyarınca “sanayi tipi üretim” olarak adlandırılan ve hayvanların en ağır işkence altında bulunan hayvan üreticiliğine karşı çıkar.
“Türcülüğün reddi, diğer önyargı biçimlerinin de reddedilmesi gereğini içerdiği için güçlüdür. Hayvan hakları savunucuları hayvanların sömürülmesine ahlaken yanlış olduğu için karşı çıkarlar. Çünkü hayvanların sömürülmesi, ahlakî cemaate ait olma kriterinin keyfî ve ahlakla ilgisiz bir biçimde belirlenmesine dayanır - tıpkı ırkçılık, cinsiyetçilik ya da homofobi gibi.
Türcülük insandışı hayvanların iktisadî çıkar adına sömürülmesine göz yumar, tıpkı iktisadî adaletsizliğin işçi sınıfının sömürülmesine yol açması gibi. Hayvan haklarının tanınması yoksulların çıkarlarına ters düşmez; bilakis, onların yararınadır. Hayvancılık sadece ekolojiyi tahrip etmekle kalmıyor, yeryüzünün bütün sakinlerini besleyecek kadar gıda üretilmesini de engelliyor. Hayvan hakları savunucusu bütün hayvanlar için adalet talep eder - insan ya da insandışı. Türcülüğe karşı çıkmak, kapitalizmde bütün ezilenlerin sömürülmesine karşı çıkmayı gerektirir; insan hayvanların [human animals] ezilmesine karşı çıkan bütün solcular, kendilerine şu soruyu sormalı: Neden haklar söz konusu olduğunda, yeryüzünü paylaştığımız, hissetme yetisine sahip diğer canlıları dışarıda bırakıyorlar? Buna karşılık, hayvan hakları hareketi içerisindeki insanların da şunu anlaması gerek: Tutarlı bir hayvan hakları hareketi, bütün canlılar için adalet talebinde bulunmalı…” (Anna E. Charlton, Sue Coe, Gary L. Francione, http://www.animal-law.org/library/left.htm adresinde yer alan, “The American Left Should Support Animal Rights: A Manifesto” Çeviren: Elçin Gen)
HAYVAN HAKLARI KONUSUNDAKİ ALGI VE FİKRİYATIN GELİŞİMİ
1871 yılında birçok bilim insanı, Charles Darwin’in ileri sürdüğü evrim kuramını kabul etmeye başladı. Darwin’in İnsanın Türeyişi kitabı yayımlandıktan sonra insanlar ilk kez tanrının kendi suretinde yarattığı ve diğer hayvanlardan ayrı tuttuğu canlılar olmadıklarını, tam tersine diğerleri gibi birer hayvan olduklarının farkına vardılar. Darwin’in evrim kuramının ortaya atıldığı yıllarda insanlar hayvanları aşağı canlılar olarak görüyorlardı. Darwin’in evrim kuramıyla birlikte insanlarla hayvanlar arasındaki farkların genellikle varsayıldığı kadar büyük olmadığı dikkate değer bir düşünce olarak gelişmeye başladı.
İzmir Barosu ve Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi tarfından düzenlenen “Yaşam Alanlarında İnsan ve Hayvan Birlikteliği Çalıştayı” (11 Haziran 2022)
İnsanlık tarihinin çeşitli evrelerinde gelişen ve yaşanan gelişmeler, insan türünün bir entelektüel devrim yaşamasına da vesile oldu. Ne var ki, insan hâlâ diğer türler üzerinde büyük bir zorbalık uyguluyor, günümüzde kapitalist üretim ilişkilerinin yol alması ile insan türü, muhtemelen hayvanlara tarihin bütün dönemlerinden daha fazla acı çektirir hale geldi.
Hayvan hakları kuramcılarının önde gelenlerinden Gary L. Francione’a göre, “Hayvanlar sadece meta olarak görülmeye devam ettikleri sürece, onlara karşı uygulan muamelelerde anlamlı farklılıklar gerçekleşmez.” (Gary L. Francione, Hayvan Haklarına Giriş: Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi? (İletişim Yayınları)
İzmir Barosu ve Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi'nce düzenlenenm “Yaşam Alanlarında İnsan ve Hayvan Birlikteliği Çalıştayı”ndan... (11 Haziran 2022)
Günümüzde insan türünün ortak aklı, çeşitli zihinsel değişimler geçirmiş olsa da, hayvanların meta olarak görülmesi yaklaşımında maalesef köklü bir değişiklik olmamıştır.
“İnsan doğası konusunda iyimser olanlar da, sinik olanlar da sonucun kendi görüşlerini doğruladığını iddia edebilirler. Hayvan deneylerinde ve diğer hayvan sömürülerinde önemli değişiklikler oldu. Avrupa’da, halkın çiftlik hayvanlarının refahını önemsemeye başlaması sayesinde hayvancılık sektörü bütünüyle dönüşüme uğramaya başladı. İyimserler için belki de en cesaret verici unsur, milyonlarca aktivistin hayvan hareketini desteklemek için zamanlarını ve paralarını seve seve feda etmeleri, çoğunun hayvan sömürüsünü desteklememek kaygısıyla beslenme ve yaşam tarzlarını değiştirmeleri. Vejetaryenlik ve veganlık (hiçbir hayvansal ürün kullanmamak) Kuzey Amerika’da ve Avrupa’da otuz yıl öncesine göre çok daha yaygın. Bunun ne kadarının hayvanlarla ilgili olduğunu kestirmek zor, ama şüphesiz bir bölümü öyle.
Diğer taraftan, hayvanların ahlaksal statüsüne ilişkin felsefi tartışmalar genellikle olumlu bir gelişme göstermekle birlikte, halktan insanlar türlerinden bağımsız olarak tüm varlıkların çıkarlarının eşit derecede önemsenmesi ilkesini benimsemekten hâlâ çok uzak görünüyorlar. Çoğu insan et yemeye ve en ucuz et hangisiyse onu satın almaya devam ediyor; bu et için kesilen hayvanın ne kadar çok acı çektiğini bilmiyor. Tüketilen hayvanların sayısı otuz yıl önceye göre çok daha fazla ve Uzakdoğu’daki refah artışının getirdiği et talebi bu sayının çok daha büyümesi tehlikesini doğuruyor. Ayrıca, Dünya Ticaret Örgütü’nün kuralları, Avrupa’nın hayvan refahı standartları düşük ülkelerden et ithal etmeyi reddetmesini güçleştirerek bu alandaki gelişmeleri tehdit ediyor.” (Peter Singer, New York Review of Books, cilt 50, sayı 8, 15.5.2003, Çeviri: Hayrullah Doğan)
HAYVANLARIN DENEYLERDE KULLANILMASI
Hayvanların özgürleşmesi insanların özgürleşmesiyle diyalektik bir bütünlük taşıdığı unutulmamalıdır.
13 Haziran 2004'ten, Ağustos 2008'e dek dönemin BirGün gazetesi'nde her hafta Yalçın Ergündoğan'ın editörlüğünde yayınlanan ve 'Türkiye medyasının en özgün tematik sayfası' kabul edilen DÜNYA YALNIZ BİZİM DEĞİL sayfası'ndan bir örnek. Sayfada, Yalçın Ergündoğan imzalı köşe yazısı dışında, 'PATİ DEĞİNMELERİ' adıyla da (bir köpeğin ağzından Ergündoğan'ca kaleme alınan) düzenli olarak yayınlanan bir diğer köşe yazısı da yer alıyordu.
PETA’nın yaptığı kaynak taramaları ve elde ettiği verilere göre; Tıp tarihçileri, yaygın bulaşıcı hastalıklara bağlı ölüm oranlarında 1900’lerden bu yana yaşanan düşüşün, beslenme ve hijyen standartlarının yükselmesine bağlı olduğunu, hayvan deneylerinden elde edilen bulguların bu gelişmede hiçbir payının olmadığını göstermiştir. Tıp alanındaki önemli gelişmelerin büyük kısmı hayvan deneylerinden bağımsız buluşlar sayesinde gerçekleşmiştir: Anestezi, stetoskop, morfin, radyum, penisilin, yapay solunum, röntgen ışını, antiseptikler, CAT, MRI ve PET taramaları; bakteriyoloji ve mikrop/bakteri çalışmaları; kolesterol ile kalp hastalığı, sigara ile kanser arasındaki bağın keşfi; HIV virüsünün saptanması vb. Hayvan deneyleri bu ve benzeri gelişmelerde hiçbir rol oynamamıştır. Deney verileri, iki milyonu aşkın üyesiyle dünyanın en büyük hayvan hakları örgütü olan Hayvanlara Etik Muamele İçin Mücadele Edenler Derneği’nin (PETA, People For The Ethical Treatment of Animals) http://peta.org sitesinden edinilmiştir.)
BEN MERKEZCİ VE KİBİRLİ İNSAN TÜRÜ
Doğanın da hayvanların da ne kendilerini savunacak 'avukatları', ne çıkarlarını koruyacak 'sendikaları', ne de 'oy hakları' var. Tam da bu nedenle; tüm canlıların 'yaşam haklarını' savunan, onlarla birlikte, yaşamı eşit ve adilce paylaşabilmek için, 'türcülüğü' reddeden bir noktadan baskı ve sömürüye karşı çıkan duyarlı insanlara çok iş düşüyor... Unutmayalım, Dünya Yalnız Bizim Değil...
(*) Yalçın Ergündoğan tarafından hazırlanan bu çalışma 11 Haziran 2022’de İzmir Barosu ve Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nce düzenlenen “Yaşam alanlarında insan ve hayvan birlikteliği Çalıştayı“nda sunulmuştur.
HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi
1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.
OKUMA LİSTESİ
- Gary L. Francione, Hayvan Haklarına Giriş: Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi? (İletişim Yayınları)
- Tom Regan, Kafesler Boşalsın, (İletişim Yayınları)
- Peter Singer, Hayvan Özgürleşmesi, (Ayrıntı Yayınları)
- İsmet Sungurbey, Hayvan Hakları (Maltepe Üniversitesi Yayınları)
- Konrad Lorenz, Hz. Süleyman’ın Yüzüğü, (Cumhuriyet Kitapları)
- Boria Sax, Toplumun Aynasında Karga, (Kitap Yayınevi)
- Jeffrey Moussaief Masson, Köpekler Aşk Hakkında Asla Yalan Söylemez, (Kitap Yayınevi)
- Tamer Dodurka, Köpeklerde Davranış Sorunları (Remzi Kitabevi)
- Yalçın Ergündoğan, Yaşam Savunusu, (Belge Yayınları)
- Micheal Tobias, Öfke, (Versus Yayınları)
- MarcBekoff, Düşünen Hayvanlar, (Kitap Yayınevi)
- Leslie Irwine, Biz ve Onlar, (İletişim Yayınları)
- Hayvan-İnsan: Hak, Şefkat, Sorumluluk, Hayvan Hakları Özel Sayısı, (Birikim Dergisi, Sayı: 195)
- Türk Hukukunda Hayvan Hakları Mevzuatı, (İstanbul Barosu Yayınları)
* * *
_________________________________